Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, ileri ve kritik teknolojilerde bağımsız olmadan tam bağımsızlıktan söz etmenin mümkün olmadığını söyledi.
Demir, 8. Türkiye İnovasyon Haftası’nın ikinci gününde yaptığı konuşmada, güçlü bir savunma sanayinin dış politikada da önemli avantajlar sağladığını belirtti.
Demir, “Savunma sanayinde yerlileşme arttıkça, bağımsızlığımız ve masadaki müzakere gücümüzün de artmakta olduğunu görüyoruz” ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Demir, “Tank, hafif zırhlı araç helikopter ve İHA ve füzelerimizin motor ve güç aktarma sistemlerimizin geliştirilip üretilmesi amacıyla başlattığımız projeleri sürdürüyoruz” dedi.
Stratejik ve taktik düzeylerde güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyduğu her türlü mühimmat ve güdüm kitlerinin artık yerli ve milli olarak yapıldığı bilgisini veren Demir, “Portatif ve alçak irtifa hava savunma sistemlerimizi yerli ve milli olarak geliştirdik. Orta ve uzun menzilli hava savunma sistemlerimiz üzerinde çalışmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin uydu ve fırlatma sistemleri geliştirdiğine, fırlatılan roketin uzay sınırına çıktığını anımsatan Demir, “Savunma Sanayinde teknolojisi en zor alanlardan biri olan hava savunma sistemlerini de hiç kimseye muhtaç olmadan kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz.” dedi.
Demir, Türk savunma sanayinin sadece bugünün değil, geleceğin harp sistemlerini de geliştirdiğini, lazer silah sistemleri ve elektromanyetik silahlar üzerine çalışıldığını bildirdi.
Elektronik haberleşme ve radar sistemleri geliştirdiklerine dikkat çeken Demir, “Geliştirdiğimiz sistemlerle Türkiye artık sınırlı sayıda ülkenin sahip olduğu yüksek teknoloji radar geliştirme ve üretme yeteneğini yakalamış oldu” diye konuştu….
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç da teknolojiye ayak uyduramayan şirketlerin varlıklarını sürdüremediklerini, pandemi sırasında piyasa değerlerini artıran şirketlerin, dijital alanda hizmet veren şirketler olduğunu aktardı.
1955’te Fortune 500 listesinde bulunan şirketlerden sadece 16’sının aynı listede varlıklarını sürdürebildiğine işaret eden Koç, dünyada direkt dijital dönüşüm yatırımlarının 2020’den 2023’e yıllık %17.5 artmasının beklendiğini belirtti.
McKinsey tarafından Türkiye konusunda hazırlanan bir rapora da atıfta bulunan Koç, yapay zekâ, otomasyon gibi alanlarda gelecek 10 yıl içinde Türkiye’de 3.1 milyon kişiye iş olanağı yaratılacağı yolundaki öngörüye dikkat çekti.
Koç, Türkiye’nin inovasyon alanındaki yeri hakkında da şunları söyledi:
“Bu yıl Eylül ayında küresel inovasyon endeksi yayınlandı. İlk üç sırayı 2019 yılında olduğu gibi sırasıyla İsviçre, İsveç ve ABD’nin paylaştığı 2020 yılı endeks sonuçlarına göre, ülkemiz 131 ülke arasında 51. sırada yer almaktadır. İnovasyon çıktı alt endeksi bileşenlerinden olan “bilgi ve teknoloji çıktıları” başlığında ise 131 ülke arasında 57. sırada bulunmaktayız. Ülke olarak inovasyon girdi performansımız gitgide artarken, maalesef çıktı performansımız yıldan yıla düşmektedir. İnovasyona ayırdığımız kaynaklar ve yatırımlar artarken, bu kaynak ve yatırımları etkin ve verimli kullanarak başarılı inovasyonlara dönüştürmemiz gerekmektedir.”
Koç, inovasyonun artırılması için kurumlar arası iş birliği ve koordinasyon çağrısında bulundu.
Siber güvenlik konusuna da dikkat çeken Koç, “Sahip olduğumuz verinin güvenliği, bizim için sınırlarımızın güvenliği kadar önemlidir” dedi.
Koç, “Sosyal medya ve iletişim araçları üzerinden yayılan sahte ve manipüle edilmiş bilgi ve belgeler, toplumsal olayların tetiklenmesine ve kamu düzenini bozabilecek olaylara sebep olabilmektedir.” dedi.
Bilgi ve iletişim güvenliği rehberini 27 Temmuz 2020 tarihinde yayınladıklarını anımsatan Koç, “Bu, bilgi güvenliği için önemli bir adım olmuştur” diye konuştu.