Altınay Savunma, son dönemde adından çokça söz ettiren şirketlerden biri.
Millî Muharip Uçak KAAN’da, Millî Ana Muharebe Tankı ALTAY’da, Millî Stratejik İnsansız Hava Aracı ANKA’da, Altınay Savunma Teknolojilerinin üretim üssünden çıkan bileşenler var.

Geçen Cuma günü, sektörden basın mensubu arkadaşlarımla Altınay Savunma Teknolojileri firmasının Kocaeli Dilovası’ndaki üretim üssüne kahvaltıya davetliydik.
Son derece güzel ağırlandık ve bizimle birlikte kahvaltıya katılan Altınay Savunma Teknolojileri (AST) Genel Müdürü Z. Burak Mercan, AST bünyesindeki TUSAŞ iştiraki TAAC Havacılık Genel Müdürü Enis Ata ve yine AST bünyesindeki DASAL Havacılık Genel Müdürü Murat Koç ile bol bol sohbet ettik.

Altınay Savunma Teknolojileri, Türkiye’nin savunma sanayisinde kritik rol oynadığına yakından tanık olduğumuz üretim üssünde bir yıl gibi kısa sürede tam kapasiteye ulaşmış.
Firmanın ifadesiyle, “Yerli ve millî teknolojilerin geliştirilmesinde stratejik bir eşik atlamış” durumda.
Yeni tesisin etkisiyle satışlarını da artıran Altınay Savunma Teknolojileri, geçen yıl 55 milyon dolar olan cirosunu bu yıl 70 milyon doların üzerine çıkarmayı hedefliyor.
Şirket, ihracat kalemini artırmak amacıyla Avrupa’da şirket satın alma olasılıklarını da değerlendiriyor.
12 bin 500 metrekare kapalı alana sahip tesiste, gelen talebi karşılayacak şekilde kapasitesini dolduran şirket, 20’nci yılına girerken çıtayı hayli yükseltmiş görünüyor.
Altınay Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Z. Burak Mercan, 20 yıl önce Türkiye’nin savunma ve havacılık ekosistemine teknoloji ile katkıda bulunmak amacıyla yola çıktıklarını söyledi.

Mercan, şunları ifade etti:
“Savunma endüstrisine sadece ürün değil stratejik kabiliyet kazandırarak ilerledik. Yüksek teknolojiye, üretime, Ar-Ge ve Ür-Ge’ye dayalı bir büyüme modeliyle yatırımlarımızı hayata geçirdik. Kocaeli Dilovası Makine İhtisas OSB’de bulunan bu tesisimizi 25 milyon dolarlık yatırımla kurduk. 6 Aralık 2024’te resmi açılışını yaptığımız tesisimizde bir yıldan daha az bir sürede tam kapasiteye ulaştık. Bu merkez, artık yalnızca üretim değil; ileri mühendislik, sistem entegrasyonu ve özgün teknoloji geliştirme açısından Türkiye’nin savunma altyapısına yön veren bir üs hâline geldi. Gelen talebi karşılayarak satışlarımızı geçen yıla göre yüzde 30 artırdık. 2024’te 55 milyon dolar olan ciromuzu, bu yılı 70 milyon doların üzerinde kapatmayı öngörüyoruz.”
Burak Mercan, kendi kendine yetme motivasyonuyla yola çıktıkları bir yapıyı bugün yurt dışına ihracat yapabilecekleri bir boyuta getirmeyi başardıklarının altını çizerek, şöyle devam etti:
“450 milyon dolar açık teklif havuzumuz, 200 milyon doların üstünde de iş stokumuz bulunuyor. Üç yıl içerisinde bu işlerin kademeli olarak somut yansımalarını da göreceğimizi düşünüyoruz. İhracatta ürün yönetimi ve katma değerli ürün geliştirme modelimizle önemli kazanımlar elde etmeye devam ediyoruz. İhracatımızı daha geniş coğrafyalara yaymak için Avrupa’da şirket satın alma ya da kurma gibi stratejileri değerlendiriyoruz. Yatırımlarımızı değere dönüştürerek sürdürülebilirliği de sağlama gayretindeyiz. Bu kapsamda ürünlerimizin çift kullanım (dual) yani hem askeri operasyonlarda hem de enerji, lojistik ve afet yönetimi gibi sivil alanlarda kullanılabilecek yapıda geliştirilmesi konusunda hazırlıklar yürütüyoruz. Buna paralel önümüzdeki dönemde satış gelirlerimizin en az %50’si savunma tarafında yoğunlaşırken, sivil tarafın %30’lar seviyesine çıkmasını kurguluyoruz. Savunma teknolojilerinde geliştirdiğimiz sistemleri sivil uygulamalarda da değerlendirilebilir hâle getirme arzusundayız. Alanımızda edindiğimiz bilgi birikimini farklı kapsamlara taşımak üzere, robotik hareket sistemlerinin medikal kullanımı ve orman yangınlarını erken tespit edebilen drone tabanlı sistemler gibi yenilikçi projeler üzerinde de çalışıyoruz. Ar-Ge ve yüksek teknoloji yatırımlarla gücümüzü ve konumumuzu pekiştirmeyi sürdüreceğiz.”

Dünyada yaşanan ve bazıları savaşa dönüşen siyasi karışıklıklar, ülkeleri mühimmat üretimine yönlendirdi ve bu alanda ciddi bir hareketlilik var.
Burak Mercan, “Bizim tesis kurma konusunda önemli bir tecrübemiz oluştu. Özellikle Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Uzakdoğu Asya’da hat kurulumuna ait talepler alıyoruz. Birkaç yıldır önde giden insansız hava araçları üretiminin yanı sıra şimdi mühimmat üretiminde de hızlanma söz konusu. Her iki sektör başa baş durumda.” ifadeleriyle, bu alandaki yatırım niyetlerini de vurguladı.
Kahvaltıya katılan Altınay Savunma Teknolojileri bünyesindeki TAAC Havacılık firmasının Genel Müdürü Enis Ata da Hürjet ve KAAN için ürettikleri iniş takımları ile bu platformların yurt dışı bağımlılığını ortadan kaldırdıklarının altını çizdi.
TAAC Havacılık, Altınay Savunma Teknolojileri ile TUSAŞ’ın ortak iştiraki olarak kuruldu ve geliştirdikleri ürünlerle Altınay Savunma Grubunun çok stratejik şirketlerinden biri konumuna geldi.
Uçaklardan helikopterlere kadar her türlü hava aracına yönelik uçuş kontrol eyleyicileri, yardımcı eyleyiciler, iniş takımları ve test sistemlerinin geliştirilmesi ve üretimi konusunda uzmanlaşan TAAC, bugün özellikle milli platformlara yönelik çözümler sunuyor.

TAAC Genel Müdürü Enis Ata, havacılıkta derinleşen bir yetkinliğe sahip olduklarına dikkat çekti ve şu ifadeleri kullandı:
“TAAC olarak, sivil ve askeri havacılıkta kritik bileşen üretiminde yerlilik oranını artırmak için çalışıyoruz. Uçuş kontrol eyleyicilerinden iniş takımlarına birçok alanda özgün çözümler geliştiriyoruz. Üst düzey uçuş güvenliği ve performans isterlerine uygun olarak geliştirilen bu ürünlerin uluslararası standartlarda test ve kalifikasyon süreçleri Türk mühendislerinin derin uzmanlığı ile hassasiyetle yürütülüyor.”
Enis Ata, uçakların motor ile birlikte kritik bileşenlerinden olan uçuş kontrol eyleyicileri ve iniş takımları alanında geniş bir kabiliyete sahip olduklarını belirtti.
Ata, “Dünya üzerinde hem uçuş kontrol eyleyicileri hem de iniş takımları alanında 5. Nesil bir savaş uçağının ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede bilgi birikime sahip çok fazla ülke yok. Üstelik bu alt sistemlerin birçoğu genellikle birden fazla ulus ve şirketin ortak çabası ile ortaya çıkıyor. TAAC olarak bu bilgi ve birikime sahip olmamız ülkemiz açısından son derece önemli.” dedi.

Bir yanda Hürjet bir yandan da KAAN için üretime aralıksız devam eden TAAC, yerli ve millî platformlar için tasarım süreçlerini olgunlaştırırken aynı zamanda altyapı ihtiyaçlarını karşılamak adına da yatırımlarına devam ediyor.
Bu ürünlerde seri üretim talebini karşılayabilecek yetkinlikte olduklarını söyleyen Ata, “Ülkemizin hava araçlarına tüm dünyada yüksek bir ilgi var. İspanya ve Endonezya ile yapılan anlaşmalar bu ilginin en somut örneği. Biz de hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Her türlü üretim ve proses ihtiyacını karşılayabilecek altyapının teşkil edilmesi için ciddi bir efor içerisindeyiz” diye konuştu.
Enis Ata, şirketin yalnızca askerî alanda değil, sivil havacılıkta da büyüme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı.
Bu doğrultuda, TAAC’ın sivil havacılık tarafında da iş hacmini geliştirebileceği geniş bir alan bulunduğunu ifade eden Ata, “Kısa süre önce Orta Doğu merkezli firmayla imzaladığımız sözleşme kapsamında ilk ihracatımızı gerçekleştirerek kabiliyetlerimizi yurt dışı ile buluşturduk. Bu sözleşme, TAAC’ın mühendislik kabiliyetlerinin uluslararası ölçekte de kabul gördüğünün somut bir göstergesi. Bunun yanı sıra dört kıtada alt sistem geliştirme konusunda teklif verdiğimiz firmalar var.” dedi.

Hem askerî hem de sivil havacılıkta ihtiyaç duyulan yüksek hassasiyetli sistemleri yerli ve millî olarak geliştiren TAAC, bu sayede Türkiye’nin havacılık teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltıyor; aynı zamanda küresel pazarda rekabetçi bir oyuncu olma yolunda önemli bir adım atmış oluyor.
Altınay Savunma Teknolojileri bağlısı bir diğer şirket, DASAL Havacılık Teknolojileri.
Bir süre önce ASELSAN ile ortaklığını noktalayan ve tamamen Altınay Savunma Teknolojileri firmasının olan DASAL Havacılık, mikro sınıftan, çok ağır yükleri lojistik amaçlı kritik noktalara götürecek şekilde kurgulanmış ağır sınıf insansız hava araçlarına uzanan geniş bir portföyle kullanıcının karşısına çıkıyor.
DASAL Havacılık, insan taşıyabilecek kapasitede elektrik itki sistemine sahip hava araçlarıyla bu alanda çığır açma niyetinde.
DASAL Havacılık Genel Müdürü Murat Koç da başta Türkiye’deki farklı güvenlik birimleri olmak üzere gerek ulusal gerekse uluslararası paydaşlara İHA (İnsansız Hava Aracı) çözümleri sunduklarını söyledi.

Murat Koç, Altınay’ın özellikle drone teknolojilerindeki rolüne dikkat çekerek, “Batarya teknolojilerindeki hâkimiyetimizi savunma alanıyla da birleştirerek döner kanatlı İHA sistemlerinde Türkiye’de özel bir konumda bulunuyoruz. Kalkış ağırlığı 1 kg’dan başlayan ve 500 kg’a kadar uzanan farklı yetkinliklere sahip ürünlerimiz keşif, gözetleme, beka ve lojistik idame gibi birçok yeteneği de içinde barındırıyor. DASAL’ın ürün gamı, dünyada yalnızca sınırlı sayıda şirketin sahip olduğu yetenekleri içeriyor” dedi.
Bu yönüyle DASAL’ın Türkiye’de havacılığın TESLA’sı konumunda olduğunu da vurgulayan Koç, şöyle devam etti:

“Farklı hedeflere ve kullanım konseptlerine yönelik geniş bir ürün ailesi oluşturarak Türk savunma sanayiimize katkı sağlamaya devam edeceğiz. İhracat konusunda aktif çalışmalar yürütüyoruz. Peru’dan Taylan’da Vietnam’dan Güney Afrika’ya kadar birçok yerde temsilcilerimizle ziyaretler gerçekleştiriyor; demolar yapıyoruz. Ürünlerimizin ihracat potansiyeli de oldukça yüksek, yurtdışından yoğun ilgi görüyoruz. Kaynaklarımızı ve enerjimizi doğru noktalara yoğunlaştırarak sürekli olarak Ar-Ge aşamalarımızı katlamaya devam ediyoruz. Örneğin Döner Kanatlı Kamikaze İHA sistemimiz gelişimde çığır açan bir düzeyde. Yüksek etki kapasitesi ve verimli operasyonel etkinliği sunan çözümlerimizle hava savunma sistemlerinin gittiği yolun yolcusu ve birçok kritik noktada öncüsüyüz.”

Kahvaltının ardından üretim üssünü gezdik.
Tesiste, yüksek hassasiyetli CNC üretim hatları, elektromekanik sistem entegrasyonu laboratuvarları, yerli yazılım tabanlı kontrol sistemleri, gizlilik ve görünmezlik teknolojileri üzerine test altyapısı, yüksek kapasiteli çevrim içi simülasyon sistemleri bulunuyor.

Şirketin, sahip olduğu yüksek teknoloji içeren makine ile düz ve konik dişli üretim hattı yatırımlarına devam edeceği belirtildi.

Ar-Ge ve altyapısal yatırımlarını artıran şirketin, yüksek katma değerli sistemleri üretimle buluşturduğunu yakından gördük.

Ziyaretimizin sonunda topluca fotoğraf çektirdik ve bu fotoğrafı, günün anısı olarak arşivimize ekledik.
