Tam tarihi hatırlamak için notlarıma bakmak zorunda kaldım; 2011 yılı sonbaharıydı.
O tarihlerde henüz emekli olmamış, TRT’de Savunma Muhabirliği görevine devam ediyordum.
Aynı zamanda Türkiye’nin ilk savunma sanayi TV programı olan Anadolu Kartalı’nı hazırlayıp sunuyordum.
Sırayla savunma sanayi kuruluşlarına gidip, çekimler yapıyorduk.
O hafta programımızda ROKETSAN vardı.
TRT’den kameraman ve şoför arkadaşımla birlikte ROKETSAN’ın Elmadağ’daki ana tesislerinin girişine ulaştığımızda İngilizce konuşmalarıyla dikkatimizi çeken bir grup gördük.
İlgili personel bizi içeriye alırken “hayırdır, bunlar kim?” diye sorduk; “Amerikalılar” dediler…
Hani biz yıllarca onların kapılarında çok bekledik ama şimdi onların bizim kapımızda ne işleri vardı acaba?
Cirit Füzesi ile ilgili ilk haberleri yanlış hatırlamıyorsam 2005 yılında yapmıştık ancak füze ile yakından tanışmam, 2008 yılında oldu.
21-24 Nisan 2008 tarihleri arasında Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da o dönem Asya’nın en büyük savunma ve güvenlik konulu fuarı olan 11. Asya Savunma Hizmetleri Fuarı DSA vardı.
Türkiye, adı o zamanlar Savunma Sanayii Müsteşarlığı olan; şimdiki adıyla Savunma Sanayii Başkanlığı koordinatörlüğünde 36 firma ile fuarda yer alıyordu.
Yıllarca ROKETSAN Genel Müdürlüğü görevini yürüten ve birkaç ay önce emekliye ayrılan Selçuk Yaşar, o zaman Genel Müdür Yardımcısıydı.
Cirit füzesini orada anlatmıştı bize Selçuk Bey ve şöyle demişti:
“ROKETSAN olarak geliştirmenin son aşamasındayız. 2008 yılı içinde geliştirme çalışmalarının tamamlanmasını ümit ediyoruz ve ileriki zamanlarda seri üretimini öncelikle TSK’nın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde planlıyoruz.”
ROKETSAN girişinde cep telefonu, çakmak gibi içeride tehlike yaratabilecek eşyayı nizamiyede emanete bıraktık.
İkinci sorumuz, “Hayırdır, Amerikalılar kapıda niye bekliyor?” oldu.
Bir yetkili, “Cirit füzesinin peşindeler!” dedi.
Çok şaşırmıştık…
Savunma sanayisinde dünyanın bir numarası olan Amerika Birleşik Devletleri neden cirit füzesinin peşinde olabilirdi ki?
Bir gerçek var ki ABD hiçbir zaman Türkiye’nin özellikle savunma sanayisi alanında kendi kendine yeten bir ülke olmasını istemez.
Bunun bilinen, tahmin edilen pek çok sebebi var.
ROKETSAN’ın internet sitesinde Cirit füzesine ilişkin şu bilgiler mevcut:
CİRİT 2.75” Lazer Güdümlü Füze, taarruz helikopterlerinden hafif zırhlı/zırhsız, sabit ve hareketli hedeflere karşı kullanılan yüksek hassasiyetli ve maliyet etkin bir çözümdür. Yeni nesil bir füze olan CİRİT 2.75” Lazer Güdümlü Füze, güdümsüz 2.75” roketler ile güdümlü tanksavar füzeleri arasındaki taktiksel boşluğu doldurmak amacıyla tasarlanmıştır.
Füzenin menzili burada 1,5 km ila 8 kilometre olarak belirtiliyor.
ROKETSAN Cirit, OMTAS ve UMTAS’ı üretmeden önce Türkiye Fransa’dan anti-tank füzeleri almış ancak füzeler hedefleri bir türlü vurmayı başaramamıştı!
“Amerikalılar neden Cirit’in peşindeler?” diye sorduk.
Türkiye, 2.75” lazer güdümlü füzeyi seri üretime geçirmeyi başaran dünyadaki ilk ülke konumundaydı o tarihte.
Edindiğimiz bilgiye göre, Amerikalılar da aynı sınıf bir füzeyi seri üretime geçirmeye çalıyor ancak füze bir türlü istenilen performansı sergileyemiyordu.
Cirit, resmi olarak 8 kilometreden nokta vuruşu yaparken Amerikalıların füzesi 5-6 kilometreden “vurursa vurur” modundaydı.
O nedenle, Cirit’in peşindelermiş…
O gün daha fazla ayrıntı vermediler; çekimlerimizi yaptık ve programımızın ROKETSAN’la ilgili bölümünü yayınladık.
(Bu bölümü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz ama haberin tamamını okuduktan sonra izlemenizi rica ediyoruz.)
Hâlâ merak içindeydik; “ABD gibi bir ülke nasıl olur da başaramaz” diye…
Bu konudaki merakımızı yıllar sonra, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de ilki düzenlenen ADEX-2014 Savunma Sanayi Fuarı’nda giderme şansını bulduk.
O tarihte ROKETSAN Yönetim Kurulu Başkanı olan Emekli Korgeneral Eyüp Kaptan’la UMTAS füzesine ilişkin bir röportaj yaptık.
“Dünyada delemediği hiçbir zırh yok” dedi Eyüp Kaptan.
Röportajın ardından yıllar öncesinden aklımızda kalan o soruyu bir kez daha sorduk; “neden ABD başaramadı biz başardık? ABD’liler neyin peşinde?” diye.
“Bütün mesele yazılımda” dedi Eyüp Paşa; “onun peşindeler.”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, devraldığı bayrağı çok ilerilere taşıdı.
Eylül ayı sonunda ROKETSAN’da bir basın toplantısı düzenledi Prof. Dr. Demir ve bizler de toplantıda neler konuşuldu, hangi bilgiler verildi; toplantı sonrası pek çoğunu aktardık size ancak Prof. Dr. Demir’e orada Cirit ile ilgili bu özel olayı da hatırlatarak bir soru yönelttik; “Türkiye, yurt dışına teknoloji satıyor mu?” diye.
Prof. Dr. İsmail Demir – Savunma Sanayii Başkanı (29 Eylül 2020 ROKETSAN Lalahan Tesisleri)
“ROKETSAN gerekli gördüğü ve ülkemizin politikaları açısından sakıncası olmadığı durumlarda teknoloji transferi yapıyor; yapabilir. Tabii bu da belli müsaadelere tâbi olarak devam ediyor. Bu konuda Türkiye’de sadece ROKETSAN değil, diğer şirketlerimiz de özellikle dost ve kardeş ülkelerle temasları ve çalışmalarında yerel üretim ve teknoloji transferi, masada konuşulan kalemlerden birisi. Biz de bu çerçevedeki konuşmalara sıcak bakıyoruz. Zaten bizim sürekli olarak bir üst teknolojiyi çalışıyor olmamız gerektiği için, çalışıp tükettiğimiz bir teknolojinin de transferi veya ortak kullanımı da çok sakınca görülmediği alanlar olabilir.”