Cihazların teslimatı dolayısıyla ASELSAN Gölbaşı Teknoloji Üssü ÇELİKKUBBE Etkinlik Salonu’nda tören düzenlendi.
Törende kürsüye ilk olarak ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol çıktı.
Akyol, yarım asırlık bir teknoloji birikiminin Türkiye’nin sağlık altyapısına aktarılmasına bu törende şahit olunduğunu söyledi.
ASELSAN’ın savunmadaki başarısını sivil alanlara yansıtmaya büyük önem verdiklerini kaydeden Akyol, bu amaçla altı sektör başkanlığından birini, sivil alandaki faaliyetlere odakladıklarını ifade etti.
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, şunları söyledi:

“Bugün emniyet güçlerimizin yüz tanıma özellikli yaka kameralarında, metro ve demiryolu hatlarımızda kullanılan sinyalizasyon sistemlerinde, millî elektrikli trenlerimizin çekiş sistemlerinde, doğalgaz boru hatlarımızın sensörlerinde, 6 Şubat depreminde kesintisiz iletişim sağlayan Jandarma Muhabere Bilgi Sistemi’nde ASELSAN’ın imzası var. Artık Milletimize şifa dağıtan hastanelerimizde de ASELSAN imzalı röntgen cihazları görecek olmanın huzurunu yaşıyoruz. Kahraman ordumuzun olduğu gibi, sağlık ordumuzun da hizmetinde olacağımız için gururluyuz. Sayın Bakanım, Mühendislik masada değil, sahada yapılması gereken bir meslektir. ASELSAN’ın başarısının sırrı burada yatmaktadır. Biz kahraman ordumuzla sahada sürekli beraberiz. Ürünlerimizi askerlerimizle birlikte, onların deneyimleriyle ve talepleriyle tasarlıyor, üretiyor ve geliştiriyoruz. Benzer bir sinerjiyi, liderliğinizde Sağlık Bakanlığımızla ve tıp camiamızla da yakaladığımızı görmek bizi gelecek adına gerçekten umutlandırıyor.”
Ahmet Akyol, Mobil Dijital Röntgen Cihazı’nın tasarım, geliştirme ve doğrulama süreçlerinde hekimler, teknikerler, üniversiteler ve ekosistemdeki birçok firmanın aktif rol aldığını belirterek, “Cihazımızın, sağlık camiamızın bilgisiyle, AELSAN’ın mühendislik yeteneklerinin birleşimiyle geliştirildiğini söyleyebilirim. Mobil cihazımız yüksek çözünürlüklü dijital görüntü, düşük radyasyon değerleri, duvar arkasından çekim özellikleri gibi nice özellikleriyle de küresel alanda rekabet edebilecek niteliklere sahiptir.” dedi.
Gelecek iki yıl içinde hastanelere, törende teslim edilen 30 cihaza ek olarak 300 Mobil Diital Röntgen Cihazı kazandıracakları bilgisini veren Akyol, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Milli teknoloji hamlesinde ülkemizin yeni rotası şüphesiz sağlıkta da tam bağımsızlıktır. ASELSAN olarak bu rota doğrultusunda çok önemli ürünler üzerinde çalışıyoruz. Bildiğiniz gibi pandemi döneminde ürettiğimiz ventilatörler hastalara nefes oldu. Otomatik External Defibrilatör cihazımız bugüne kadar 20 insanın hayata dönmesini sağladı. Bugüne kadar ürettiğimiz 27 binden fazla ventilatör ve OID cihazının yarısını 26 ülkeye ihraç etmeyi de başardık. Önümüzdeki yıl dünyada sadece 5 firmanın ürettiği kalp akciğer makinesi ile manuel defibrilatör cihazlarının da seri üretimine başlıyoruz. 2030’a kadar 11 yeni tıbbi cihazı daha yerli olarak ülkemize kazandırmayı hedefliyoruz. ASELSAN’ın teknoloji, tasarım ve üretim yeteneklerini kullanarak sağlık alanında güçlü bir Türkiye markası oluşturmak nihai hedefimizdir. Sayın Bakanım, biz ASELSAN olarak sağlık alanında sadece elimizi değil gövdemizi de taşın altına koymaya hazırız. Devletimizin vizyonu, Sağlık Bakanlığımızın konuyu sahiplenmesi, tıp camiamızın bilgisi ve öncülüğü ile Aselsan mühendisliği buluşursa bu stratejik alanda birçok başarıya ulaşacağımıza eminiz.”

Törende daha sonra kürsüye gelen Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, konuşmasına, “Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılında, ASELSAN’ımızın 50’nci yılında, sağlık sistemimize katkı sunacak millî bir teknolojik kazanımı teslim etmek üzere sizleri burada ağırlıyor olmak bizler için ayrı bir gururdur.” ifadeleriyle başladı.
Türk savunma sanayisinin, yalnızca güvenlik ihtiyaçlarını karşılayan bir alan olmaktan çıkıp, insan kaynağı, teknoloji ve sürdürülebilir kalkınmanın ana itici güçlerinden biri hâline geldiğine dikkat çeken Görgün, şöyle devam etti:

“Savunma sanayiimizin ulaştığı bu nokta, bugün artık yalnızca askerî kabiliyetleri güçlendiren bir teknoloji hattı üretmiyor; aynı zamanda sivil alanlara da doğrudan etki eden, toplumsal yaşamın standartlarını yükselten, sağlık, ulaşım, enerji, afet yönetimi ve altyapı teknolojilerine yayılan güçlü bir çifte kullanımlılık (dual-use) dönüşümünün temellerini oluşturuyor. Bugün burada teslim ettiğimiz mobil röntgen cihazı bunun somut bir örneğini oluşturuyor. Savunma sektörünün teknik birikimini sivil üretimle buluşturan çok daha geniş bir yelpazede yeni atılımların eşiğinde olduğumuzu açıkça görüyoruz. Bizler sektör olarak, bu dönüşümün sorumluluğunu almaya, şirketlerimizi sivil üretime yönlendirmeye ve bu alanlarda rekabetçi, ölçeklenebilir, erişilebilir çözümler geliştirmeye kararlıyız. Savunma projelerinde elde ettiğimiz modüler tasarım yetkinliği, elektronik ve yazılım ekosistemimiz, yüksek hassasiyet isteyen üretim kabiliyetlerimiz ve millî test-sertifikasyon altyapımız, sivil ihtiyaçlara yönelik ürünlerin hem çok daha hızlı geliştirilmesine hem de küresel pazarlarda rekabet edebilecek düzeyde maliyet avantajı kazanmasına imkân vermektedir. Bu noktadan hareketle, savunma alanında geliştirdiğimiz karmaşık platform ve alt sistemlerin ardındaki mühendislik birikimini; tıbbi cihazlardan endüstriyel sensörlere, akıllı enerji altyapılarından ulaşım sistemlerine uzanan geniş bir yelpazede yeniden optimize ederek toplumsal faydaya dönüştürmek zorundayız. Bu sadece bir tercih değildir; ülkemizin teknoloji politikaları açısından stratejik bir yükümlülük, sektör olarak üstlenmeye hazır olduğumuz tarihi bir sorumluluktur.”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, maliyetleri düşüren ölçek ekonomisini, ortak tedarik modellerini, çok daha kolay erişilebilen yerli alt bileşenleri ve hızlı saha kurulumuna imkân veren modüler üretim stratejilerini sivil alanlara taşımanın hem kritik teknolojilerde dışa bağımlılığı azaltacağını hem de Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artıracağını belirtti.
Yüksek hacimli sivil kullanımın, savunma odaklı sistemlerde de birim maliyetleri aşağı çekeceğine işaret eden Görgün, böylece daha sürdürülebilir bir üretim modeli oluşacağını, tedarik zinciri yönetiminin çok daha dayanıklı bir yapıya kavuşacağını kaydetti.
“Bugün savunma sanayiinin kalbinde ürettiğimiz her teknoloji, sadece cephede değil; hastanede, fabrikada, metro hattında, enerji tesisinde, afet alanında, hatta günlük hayatın içinde karşılık bulacak bir dönüşümün parçası hâline gelmiştir.” diyen Görgün, bu nedenle sektör olarak, “kolay temin edilen, gecikme ve tedarik problemi yaşatmayan, doğrudan sahaya indirilebilen hızlı üretim stratejileri” geliştirme konusunda kararlı olduklarının altını çizdi.
Prof. Dr. Haluk Görgün, Türkiye’nin yerli mühendislik gücünü yalnızca güvenlik alanında değil, toplumun tüm ihtiyaçlarında seferber edecek bu vizyonun, ülkeyi savunma ağırlıklı bir ekosistemden, yüksek teknoloji ihracatını çeşitlendiren, sivil-sanayi dengesini güçlendiren, küresel ölçekte rekabet eden bir teknoloji devletine taşıyacağı öngörüsünde bulundu.
Bugün ortaya koydukları bu yaklaşımın, Türkiye’nin yalnızca ürün ihraç eden bir ülke olmasının ötesine geçerek, küresel değer zincirlerini şekillendiren bir teknoloji sağlayıcısına dönüşmesine de zemin hazırladığını ifade eden Görgün, şöyle devam etti:
“Türk şirketlerinin farklı coğrafyalarda yürüttüğü ortak geliştirme projeleri, teknoloji diplomasi kapasitemizi artırırken; uzun ömürlü sözleşmeler, sürdürülebilir bakım hatları ve yerinde üretim çözümleri sayesinde Türkiye’yi yüksek teknoloji tedarikinde güvenilir bir ortak konumuna da yerleştiriyor. Bu yaklaşım, küresel rekabeti sadece fiyat üzerinden değil; güven, kalite, süreklilik ve teknoloji derinliği üzerinden şekillendirmemizi sağlıyor ve önümüzdeki dönemde sivil teknolojilerde de uzun vadeli pazar hâkimiyeti kurmamızın yolunu açıyor.”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, konuşmasını şu başlıklar altında sürdürdü:
“ASELSAN’ın 14 Kasım 2025 tarihinde 50. yılını kutlayan, benim de gururla ve onurla 5 yıl boyunca Yönetim Kurulu Başkanlığını ve Genel Müdürlüğünü yaptığım ASELSAN’ımız, bu yarım asırlık serüvende sahip olduğumuz bu vizyonun bilinci ile sadece savunma sanayii alanında teknolojiler geliştirmemiş, sivil teknolojilerde de çığır açan çalışmalara imza atmıştır. ASELSAN’ın teknolojik derinliği, kent güvenliği, yapay zekâ destekli video analiz, raylı sistem sinyalizasyonu, elektrikli tren çekiş sistemleri, afet ve acil durum uyarı sistemleri, enerji altyapısı yazılımları gibi çeşitli alanlara yansımıştır. Şehir güvenliği projeleriyle 25 ilde 38 bin kamerayı yöneten sistem altyapısı kuran ASELSAN, raylı sistemlerde 1000 kilometrelik sinyalizasyon tecrübesi ve elektrikli tren çekiş sistemleriyle 4 farklı hattın modernizasyonunu üstlenmiştir. Ayrıca 20 bin kilometre boru hattı boyunca kurulan akıllı ikaz ve alarm sistemleri ile afet risklerine karşı erken uyarı kapasitesi oluşturulmuştur. Bu alanlarda geliştirilen çözümler, sadece yurt içinde değil, yurt dışında da etkin olarak kullanılmaktadır. Hamdolsun.”
“ASELSAN sağlık teknolojileri alanında da geliştirdiği özgün ve yenilikçi çözümlerle, ülkemizin medikal cihazlarda dışa bağımlılığını azaltmakta; aynı zamanda küresel ölçekte rekabet edebilir yerli sistemler ortaya koymaktadır. Firmamız, mobil dijital röntgen cihazından kalp-akciğer makinesine, ventilatörden Heartline OED (Otomatik Eksternal Defibrilatör) cihazına kadar pek çok sağlık sistemini yerli imkânlarla geliştirmiş ve bugün 26 farklı ülkeye sağlık sistemleri ihraç eder duruma gelmiştir. EC sertifikası sayesinde Avrupa Birliği içerisinde serbest dolaşıma sahip olan ASELSAN sağlık sistemleri, bugüne kadar 69 milyon dolarlık teslimat başarısına ulaşmıştır. Firmamız sağlık teknolojileri alanında sahip olduğu 20 patent, 5 uluslararası tasarım ödülü ve 8 faydalı model ile bu alandaki öncü kimliğini pekiştirmektedir.”
“Bugün teslimatı yapılacak 30 adetlik, HealthView ADR-100M Mobil Dijital Röntgen Cihazı, ASELSAN tarafından geliştirilen, kompakt yapısı, yüksek çözünürlüklü dijital dedektörü, 16-bit görüntü işleme kapasitesi, yapay zekâ destekli görüntü analizi ve düşük radyasyon dozuna sahip yapısıyla öne çıkan bir sistemdir. Radyoloji hekimleri ve teknikerleriyle yakın iş birliği içinde geliştirilen bu cihaz, ASELSAN’ın patentli ürünleri arasına katılan altıncı özgün teknolojidir. EC sertifikası ve taşınabilirliği sayesinde afet alanları, sahra hastaneleri ve kırsal bölgelerde kullanım imkânı sunan bu cihaz, yüksek yerlilik oranı ve modüler yapısı ile teknolojik bağımsızlığımızı da güvence altına almaktadır. Bugün Sağlık Bakanlığımıza teslim edilecek bu cihazlar, kamu sağlık altyapımızın yerli ve milli sistemlerle güçlendirilmesi adına atılmış önemli bir adımdır. Ülkemiz genelindeki hastane, seyyar klinik ve acil müdahale birimlerinde yaygın biçimde kullanılacak olması, hem teşhis süreçlerini hızlandıracak hem de ülkemizin sağlık teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltarak stratejik bir kazanım sağlayacaktır.”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:
“Bu başarının ardında emek veren Sağlık Bakanlığının kıymetli yöneticilerine, ASELSAN yönetimine, mühendislerine ve destek sağlayan tüm kamu kurumlarına teşekkür ediyorum. Bugün burada teslim edilen her bir cihaz, savunma sanayiimizin sahip olduğu mühendislik kabiliyetlerinin yalnızca savunma ve güvenlik alanıyla sınırlı kalmadığının, milletimizin her alandaki ihtiyacına hizmet edecek şekilde seferber edildiğinin somut bir göstergesidir. ASELSAN’ımızın 50. yılını böylesine anlamlı bir teslimatla taçlandırmak, ülkemizin her alanda geleceğe dönük vizyonunun güçlü bir ilanıdır.”
Törende son konuşmayı, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu yaptı.
Prof. Dr. Memişoğlu, ASELSAN’ın sadece Türk savunma sanayisinin değil, artık Türk sağlık sanayisinin de gururu olduğunu söyledi.
Projede emeği geçenlere teşekkür eden Memişoğlu, Türk milletinin bir araya gelip enerjisini sinerji hâline getirdiği zaman yapamayacağı, baş edemeyeceği, üretemeyeceği hiçbir şey olmadığını ifade etti.
“Yeter ki biz birlikte olalım. 50 yıllık yolculuğa baktığınız zaman Türk milletinin bir arada olduğu zaman, hedefine odaklandığı zaman yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığının ispatıdır ASELSAN.” dedi.
Prof. Dr. Memişoğlu, şunları söyledi:

“Ve savunma sanayinde bugün Türkiye gerçekten dünyanın lider ülkelerinden bir tanesi olma yolunda. En son bir insansız savaş uçağının havadan havaya füze (ile hava hedefini vurması.) Esasında bu artık dünyada teknolojik anlamda da ilkleri yapabilen bir ülke olduğumuzu, millet olduğumuzu göstermesi açısından çok önemli. Sağlıkta esasında Türkiye, dünyanın en iyi sağlık hizmetlerinden birisini sunuyor. Hem ulaşılabilirlik, hem yetkinlik, hem altyapı anlamında Türkiye sağlıkta gerçekten dünyanın en iyi sağlık hizmet sunumuna sahip. Esasında çok iyi de bir insan gücüne sahip. Bugün 1,5 milyonluk sağlık ordusu var Türkiye’nin. Gücünün en önemli simgelerinden ve nedenlerinden birisi. Eğer o insan gücünün kalitesi, başarısı, hedef odaklılığı olmasa böyle bir başarıyı elde etmemiz çok zordu. Nasıl ki mühendisi bu ülkenin her şeyi yapabiliyorsa esasında hekimi de sağlık çalışanında bu konuda yeterli ve yetenekli, kaliteli. Ve adanmışlık; en önemli şey de adanmışlık ve idealizmi bunların. Biz sağlıkta iyi hizmet sunuyorken sağlık teknolojisinde ve sağlıkla ilgili üretimde de artık yeni şeyler söyleme zamanı geldi.”
Prof. Dr. Memişoğlu, Türkiye’nin pandemi döneminde, sağlıkta en üst teknoloji olan solunum cihazının prototipini 45 gün gibi çok kısa süreçte üretip seri üretime geçirebilen ve kullanılabilir hâle getiren bir insan gücüne, dirayete ve yeteneğe sahip olduğunun altını çizdi.
Memişoğlu, önemli bir gelişmeyi de aktardı:
“Solunum cihazından, bugün bize teslim edilecek mobil röntgen cihazına kadar -ki hayvan deneyleri bitti- inşallah 2026’da klinik çalışmalarına başlayacağımız, kliniklerde kullanacağımız çok zor bir cihaz ve esasında hiçbir kalp ameliyatının onsuz yapılamayacağı bir cihazı %90’ın üzerine yerlilikle ürettik, akciğer kalp pompasını kullanmaya başlayacağız. Ve bu esasında her şeyi yapabileceğimizi gösteren; mühendisimizle, altyapımızla, hekimimizle bunu başarabileceğimizi gösteren, artık özgüvenimizin yerine geldiği bir süreci yaşıyoruz.”
Prof. Dr. Memişoğlu, Sağlık Bakanlığı olarak TÜSEB’i (Türkiye Sağlık Enstitüsü Başkanlığı) yeniden yapılandırdıklarını; fikri bir ürün haline getirecek bir ekosistem oluşturmaya çalıştıklarını ve bununla ilgil kanunları, mevzuatı revize ettiklerini belirtti.
Sağlık Bakanı, geleceğe yönelik şu açıklamalarda da bulundu:
“Çok net söylüyorum, Türkiye’deki yeni bir şey söyleyeceklere, yeni bir şey üretme niyetini olanlara, sanayicisine, üreticisine, mühendisine, hekimine, sağlık çalışanına… Siz üretin, yüksek teknolojiyi üretin, yeni bir şeyler söyleyin, biz Sağlık Bakanlığı olarak onları alacağız ve kullanacağız. Sadece ülkemizde kullanmayı bırakın; biz bunu bölgemizde muhtaç olan her ülkeye de satabilir, ulaştırabilir, aynı zamanda onları sağlık teknolojisi altyapısına destekleyebilir bir kabiliyete sahibiz. İlacından cihazına, malzemesine kadar büyük bir tarama yaptık. 41 tane stratejik cihaz tespit ettik. Bu cihazları üreteceğiz. 13 tane aşıyı üreteceğiz. Moleküler ve biyoteknolojik ilaçları üreteceğiz.”

Konuşmaların ardından 30 adet Mobil Dijital Röntgen Cihazının teslim belgesi Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün ve ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol tarafından Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na takdim edildi.

Tören, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
KAYNAK: savunmasanayi.org / ASELSAN