Osmanlı Devleti, Bağdat, Basra, Kerkük, Musul ve Arap Yarımadası’nda dünya petrolünün %20’sini kontrol ediyordu.
Irak, Fırat ve Dicle nehirleri nedeniyle (hem tarımsal hem de petrol açısından) İngiltere için büyük önem taşıyordu.
Ayrıca Bağdat da İngiltere için çok önemliydi.
Bağdat’ın Müslümanlar için Halifeliğin başkenti İstanbul kadar önemli olduğunu bilen İngiltere, burayı kontrol ederek İslam Alemi’ni derinden etkilemeye de çalışıyordu.
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında katılmasıyla İngiltere, Irak’ı işgal hazırlıklarına başladı.
İngiltere, 7 Kasım 1914’te Basra Körfezi’ne asker çıkararak, Irak Cephesi’ni açtı.
İngiliz ordusu ilk olarak 23 Kasım 1914’te Basra’yı, 8 Aralık 1914 tarihindeyse Kurna’yı ele geçirdi.
Harbiye Nazırı Enver Paşa, Basra’yı İngiltere’den geri almak için Binbaşı Süleyman Askeri Bey’i görevlendirdi.
Süleyman Askeri Bey, 12-14 Nisan 1915 tarihlerinde İngilizlere yönelik gerçekleştirdiği taarruzların başarılı olamaması nedeniyle hayatına son verdi.
General Charles Vere Ferrers Townshend komutasındaki İngiliz ordusu, 3 Haziran 1915’te Amara, 25 Temmuz 1915’da Nasıriye, 27 Eylül 1915’te Aziziye’yi ele geçirdi.
12 Kasım 1915’te Bağdat’a doğru yürüyen İngiliz ordusu, 22 Kasım 1915’te Nurettin Paşa komutasındaki Türk kuvvetleri ile Salman-ı Pak’ta savaştı.
3 Aralık 1915 tarihinde İngilizler, kuvvetlerinin üçte birini kaybederek Kut’ül Amare’ye çekildi.
Üç tarafı Dicle nehri tarafından çevrilen ve geniş yarım ada şeklindeki Kut’ül Amare şehrinin kalesinde mahsur kalan General Townshend ve birliği, Türk topçusunun yoğun ateşiyle bunalıyordu.
İngiltere, Kut’ül Amare’de mahsur kalan birliği kurtarmak için 3 Ocak 1916 tarihinde General Fenton John Aylmer komutasındaki Dicle Ordusu Kumandanlığını hızla Kut’ül Amare’ye doğru yola çıkardı.
Kut’ül Amare’deki birlikleri kurtarmaya gelen İngiliz birliği, 21 Ocak 1916 tarihinde saldırıya geçti.
Birinci Felahiye Muharebesi olarak anılan ve Şubat ayı boyunca devam eden çatışmalarda İngiliz ordusu hiçbir başarı elde edemedi.
8 Mart 1916 tarihinde tekrar hücüm eden İngiliz birlikleri yine Türk mukavemetini kıramadı.
Irak Cephesindeki Türk askerlerini komuta eden 6. Ordu Komutanı Colmar von der Goltz Paşa 19 Nisan 1916 sabahı tifo nedeniyle hayatını kaybetti.
Onun yerine rütbesi Tuğgeneralliğe yükseltilen Halil Paşa tayin edildi.
3 Aralık 1915 tarihinden beri Kut’ül Amare’de mahsur kalan General Townshend ve birliği, gıda ve erzak sıkıntısı çekiyordu.
24 Nisan 1916 tarihinde İngilizler Felahiye’den nehir yoluyla ve gece karanlığından istifade ederek bir gemi ile yardım götürmeye çalıştı ancak gemi Türk askerleri tarafından içindeki erzak ve gıda ile birlikte ele geçirildi.
İngilizler, deniz yolu ile erzak ve gıda yardımı yapamayınca hava yolu ile yardım yapmaya çalıştı.
Yardım etmeye çalışan uçaklar Türk birliği tarafından düşürülünce, bu planları da tutmadı.
İngiltere’nin tüm yardım çabalarını denemesine karşın başarısız olması nedeniyle General Townshend’in tüm ümitleri kırıldı.
General Townshend, 29 Nisan 1916 tarihinde Türk kuvvetlerine şehri teslim ederek, askerleriyle birlikte teslim oldu.
Halil Paşa, General Townshend komutasındaki birliğin teslim olması sonrası şu mesajı yayımladı:
“Arslanlar! Bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale’de, ikinci zaferi burada görüyoruz.”